Tourexpi
Berlin
Duvarı süreci, II. Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya’nın yaşadığı en karmaşık ve
kötü süreçlerden biriydi. Bu yenilgiyle Almanya ve başkenti Berlin işgalci
ülkeler; İngiltere, Fransa, Amerika ve Sovyetler Birliği arasında dört kısım
olarak paylaşılmıştı. Sonrasında Batı ittifakı birleşmeyi önermiş ve Sovyet
güçlerinden olumsuz yanıt almış, bu olumsuz cevap da yeni rejimlerin oluşmasına
ön ayak olmuştu. İşgal kuvvetleri ABD, Fransa ve İngiltere’nin kendi yönetim
birimlerini birleştirmesiyle 1949’da batıda Federal Almanya Cumhuriyeti (BRD),
doğuda da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) etkisi altında bulunan
ve sosyalist sisteme sahip Alman Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya - DDR)
kurularak ikiye bölünmüştü. Almanya’nın yeniden oluşumunu sağlamak isteyen batı
ittifakı Doğu Almanya kısmındaki Sovyetler ve yönetimine karşı bir cephe ve güç
oluşturmuştu.
BATI’YA
GÖÇ DOĞU’DA ÖNEMLİ BİR KARARA NEDEN OLDU
Tarih
kitaplarına "Soğuk Savaş" olarak geçen bu dönemde ekonomik olarak
gelişemeyen
Doğu
Almanya'da gerçekleştirilen sosyalizm ve otoriter yönetimin baskıları, ekonomik
problemler, kısıtlanma hissi ve korku gibi etkenler halkı bıktırmış on binlerce
kişi, refah seviyesi yüksek Batı Almanya’ya kaçmaya başlamıştı. Bu durum Alman
Demokratik Cumhuriyeti’nin nüfusunun yaklaşık olarak yüzde on beş kadar
azalmasına yol açmıştı. Göç edenlerin önemli bir kısmı genç ve yetişmiş insan
gücünden oluştuğundan dolayı Doğu Almanya ihtiyacı olan eğitimli
profesyonellerini ve kalifiye işçilerini kaybediyordu. 1961 yılının yazında bu
toplu göç çok kritik seviyelere ulaşınca Doğu Alman Meclisi’nin
düzenlediği yönetmelikle Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya göç ve
kaçışlarını engellemek amacıyla bir duvar örülmesi kararlaştırıldı.
GÜL
DİKENİ” KOD ADIYLA ÖRÜLEN ANTİ-FAŞİST KORUNMA BARİYERİ-DEMİR PERDE- UTANÇ
DUVARI
13
Ağustos 1961 de, Sosyalist Birlik Partisi, “Gül Dikeni” kod adı verilen çok
gizli ve detaylı bir biçimde planlanan bir operasyonla Batı Berlin’in tüm
sınırına dikenli teller yerleştirmeye başlandı. Batı Berlin sınırını tamamen
kuşatan sınır bölgesine ulaşana kadar yaklaşık 20 bin Doğu Alman askerinin
bile, sınıra bir duvar inşa edileceğinden haberinin olmadığı biliniyor. O gün Berlin
halkı sabah erken saatlerde kamyon, traktör, vinç, askeri araçlar ve askeri
marş sesleriyle uyanmıştı. Duvarın inşasıyla birlikte Doğu ve Batı Berlin
arasında toplam 197 cadde tamamen kapanmış, Batı Berlin’e geçen metro ve tren
yolları kesintiye uğramıştı. Önceden ortak kullanılan metro bile
kaçakları önlemek için bölünmüştü. İstasyonları ve güzergâhları paylaşan
taraflar ötekileştirdikleri vatandaşları belirli trenlere binmekten ve
yasakladıkları istasyonlarda inmekten alıkoymuşlardı. Batı Berlin, Doğu
Berlin metrosunu 'trenlerin durmadığı istasyon' olarak tanımlarken, Doğu Berlin
de karşı tarafı haritalardan silmiş, adeta yok saymıştı. İlerleyen günlerde çok
daha fazla Doğu Alman birlikleri sınıra sevk edilmiş, Doğu Almanya hükümeti,
“Anti-Faşist Korunma Bariyeri” (Antifaschistischer Schutzwall) olarak
adlandırdığı Berlin Duvarı’nın, sosyalist devleti korumak amacıyla inşa
edildiğini bildirmişti. Bu adlandırma duvar dışında kalan Batı Almanya'nın
"Nazi unsurları" ihtiva ettiğini ima ediyordu. Batı Berlin Valiliği
ise Berlin Duvarı'nı "Utanç Duvarı" olarak tanımlıyordu. Doğu ve Batı
Almanya'yı bölen bu sınır, aynı zamanda Batı Avrupa ve Doğu Bloğu’nu da ayıran
bir "Demir Perde" olarak sembolize edilmişti.
SINIRI
11 BİN 500 ASKER VE 500 SİVİL ÇALIŞAN KORUYORDU
Kısa
bir süre sonra dikenli tellerin yerini, 3 metre 60 santim yüksekliğinde ve 155
kilometre uzunluğunda devasa bir taş ve beton duvar almaya başlamıştı. 15
Ağustos'tan itibaren beton elemanlar ve içi boş bloklar kullanılarak ilk duvar
inşa edilmiş, bir yıl sonra Haziran 1962'de de “Hinterland Duvarı” olarak
adlandırılan duvar eklenmişti. Berlin Duvarı aralarında 100 metre mesafe olan
bu iki paralel duvardan oluşuyordu. Bu 100 metrelik kısımdaki yasaklı bölge projektörlü
gözetleme kuleleri, bir kılavuz tele bağlı, serbestçe koşan keskin bekçi köpekleri,
ışıklandırma, makineli tüfekler, hendeklerden oluşan kapsamlı sistemlerle
donatılmıştı. Sınır muhafızlarının görev yaptığı gözetleme kuleleri yaklaşık
250 metre aralıklarla düzenli aralıklarla duruyordu. Doğu Almanya'da, Doğu
Almanya sınır birliklerinin sınır komuta merkezi, Stasi'ye göre 1989 baharından
itibaren 11 bin 500 asker ve 500 sivil çalışanı içeren Batı Berlin sınırının
korunmasından sorumluydu. Her sınır alayında, doğrudan yönetilen beş sınır
bölüğünün yanı sıra bir öncü bölük, bir iletişim şirketi, bir nakliye şirketi,
bir el bombası fırlatıcı, bir topçu bataryası, bir keşif müfrezesi ve bir alev
makinesi müfrezesinin yanı sıra bir hizmet köpeği filosu vardı. Berlin
Duvarı'nın tamamı boyunca 25 sınır kapısı (GÜSt), 13 karayolu, dört demiryolu
ve sekiz su yolu sınır kapısı bulunuyordu. Bunlar, Doğu Almanya ile Federal
Cumhuriyet veya Batı Berlin arasındaki tüm sınır geçişlerinin yaklaşık yüzde
60'ını oluşturuyordu. Karayolu transit trafiği için yalnızca iki Berlin sınır
kapısı vardı.
DÖŞENEN
MAYINLAR, GÖZETLEME KULELERİ, DUVAR KÖPEKLERİ, ÇİVİLİ YOL TUZAKLARIYLA; ÖLÜM
ŞERİDİ
Duvarı
geçmek kesinlikle yasaktı, cezası ise tabii ki ölümdü. Silahlı askerler duvarı
koruyordu. Kaçmalarını engelleyemedikleri takdirde mültecileri vurmaları
emri vardı. Birçok kişinin kaçmaya çalışırken hayatını kaybetmesi üzerine,
Berlinliler tarafından “Ölüm Şeridi” olarak anılan bu ürpertici bölgenin
yakınındaki her bina yıkılmış, alan kaçakların ayak izlerinin belli olması için
özel çakıl taşlarıyla kaplanmıştı. Şehri ikiye bölerek bir Utanç Duvarı olarak
yükselen Berlin Duvarı yine kaçışları engelleyememiş, örüldüğünden kısa bir
sonrasında 270 bin kadar kişi çoktan Batı Almanya’ya ulaşmıştı. Bunun üzerine Tek
amacı, aynı ırktan oldukları halde Almanların komünist Doğu Almanya'dan özgür
Batı'ya kaçmasını, kitle göçünü engellemek olan Duvarı’nın daha etkili olması
ve kaçanların fark edilmesi için doğu tarafı beyaza boyanmış, ancak yapılan bu
hamle de sonuçsuz kalmıştı. Sınır engellerini ve duvarı aşmaya çalışanların vurularak,
kaza geçirerek ya da intihar ederek hayatlarını kaybetmelerine sebep olan Berlin
Duvarı, döşenen mayınlar, gözetleme kuleleri, bin civarı Alman çoban köpeklerinden
oluşan ve 'Duvar Köpekleri' olarak anılan bekçi köpekleri, çelik kapılar, araçların
geçemeyeceği çukurlar, çivili yol tuzakları geniş alanlara yapılan ışıklandırma
sistemine rağmen yine de kaçışları engelleyememişti.
REAGAN,
GORBAÇOV’DAN BERLİN DUVARI’NI YIKMASINI İSTEDİ
Tarihler
12 Haziran 1987’yi gösterdiğinde Batı Berlin’in Brandenburg Kapısı girişinde
ABD Başkanı Ronald Reagan SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’dan Berlin
Duvarı’nı yıkmasını istemişti. SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un açıklık
ve yeniden yapılanma politikasıyla Çekya (eski Çekoslovakya) ve Polonya
başlayan reform süreci, tüm Doğu Bloku ülkelerinde olduğu gibi Doğu Almanya’yı
da etkilemişti. Avrupa'nın dönüm noktalarından biri sayılan 1989'da yıllarca
süren mücadelenin ardından Sovyet rejimler yerini demokratik hükümetlere
bırakmıştı. Romanya'nın komünist lideri Nikolay Çavuşesku, askeri müdahale ile
devrilerek idam edilmiş, bugünkü adıyla Çekya, o dönemde ise Çekoslovakya
olarak anılan ülkede meydana gelen “Kadife Devrim” ile komünist yönetim
düşürülmüştü. Gorbaçov yönetimindeki Sovyetler Birliği hükümeti, Avrupa'da
kontrol ettiği küçük devletlerde meydana gelen devrimlere müdahale etmemişti. Doğu
Almanya'da da insanlar rejime karşı özgürlük için sokaklara çıkmıştı. Protesto
gösterilerin yanı sıra çok sayıda kişi, Batı Almanya'ya geçebilmek için Prag,
Varşova ve Budapeşte'deki Alman büyükelçiliklerine başvurmuştu.
1989’DA
GEÇİŞLER SERBEST BIRAKILDI
Gorbaçov'un
Doğu Almanya ziyaretinin ardından Demokratik Almanya Cumhuriyeti, 9 Kasım 1989
akşamı seyahat düzenlemesinin değiştirildiğini, isteyen vatandaşların Batı'ya
gidebileceğini, geçişlerin serbest olduğunu halka duyurmuştu. Basın
açıklamasını televizyondan takip eden binlerce Alman sınıra akın etmiş ve uzun
yıllar kendilerini ayıran ve ölüm yayan duvarın iki tarafında toplanarak
ellerindeki çapa ve çekiçlerle duvarı yıkmaya başlamıştı. 24 saat içinde Batı
Almanya'ya on binlerce kişi geçmiş, Batı Almanya Şansölyesi Helmut Kohl ertesi
gün, "Biz tek bir milletiz" açıklamasında bulunmuştu. Geçişlerin
serbest bırakılmasıyla bütün şehir sevinçten havalara uçmuş, Kurfürstendamm'da
birkaç gün boyunca bir halk festivali atmosferi yaşanmış ve birçok restoran
ziyaretçilere ücretsiz içecek dağıtmıştı. Demir Perde, tarihe geçen Regan-
Gorbaçov konuşmasının ardından Doğu Almanya'daki barışçıl devrim ve Doğu
Avrupa ülkelerindeki siyasi değişimler sonucunda iki yıl sonra yıkılmıştı.
Yoğun şekilde korunan Berlin Duvarı'nın inşaatı ve sürekli genişlemesinin yanı
sıra onlarca yıldır bakımı da Doğu Almanya'ya büyük bir ekonomik yük getirmişti
Doğu Almanya'nın 1961 -1964 yılları arasında sınır sistemlerinin inşaatı
ve işletimi için yaptığı toplam 1.822 milyar marklık maliyetin 400 milyon
markı (yüzde 22) Berlin Duvarı'na gitmişti.
ÜÇ
MİLYON ALMAN MAĞDUR OLDU
Gece
yarısı 9 Kasım’da Almanya’nın ve Berlin’in sembollerinden Brandenburg
Kapısı’ndan başlamak üzere engeller kaldırılmış ancak resmi olarak Berlin
Duvarı’nın yıkılışı 8 ay sonra 13 Haziran 1990’da ilk ölümün yaşandığı Bernauer
Strasse’de başlanmış, 1992’de tamamlanmıştı. 13 Ekim 1990’da da Alman
Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya) resmen tarihe gömülmüştü. Barış,
özgürlük, birlik, demokrasi ve refah arayışındaki insanlar onları bölen duvarı
tutku ve cesaretle yıkmışlardı. 28 yılı aşkın bir sürenin ardından yıkılan ve
nihayet dehşetini kaybeden Berlin Duvarı, yıkılana dek birçok ailenin
dağılmasına, yakın akrabalarını görememesine, hatta birçok kişinin hayatını
kaybetmesine sebep olmuştu. Ölüm Şeridi diye adlandırılan kısmın uzunluğu
yaklaşık olarak 46 kilometre olan toplamında 155 kilometre uzunluğundaki Berlin
Duvarı’ndan tam sayı net olarak bilinmese de çeşitli kaynaklarda yaklaşık 140
kişinin geçmek isterken öldüğü yazıyor. Dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy,
Batı Berlin'i "komünizm denizinde bir özgürlük adası" olarak
nitelendiriyordu. Demokratik Almanya yönetiminin "antiemperyalist koruyucu
duvar" olarak gördüğü demir perdenin her iki tarafında doğrudan mağdur
olanların sayısı ise üç milyonu buluyordu.
THATCHER
VE MİTTERRAND DUVARIN YIKILMASINI İSTEMEDİ
Bu
duvarın utancını ve acısını uzun yıllar çeken Almanya sonunda özgürlüğüne
kavuşmuştu. Duvarın yıkılmasını dünyada birçok ülke desteklerken, 20. yüzyılın
en etkili siyasetçilerinden biri olan Avrupa'nın ve İngiltere'nin ilk kadın
başbakanı Britanya’nın Demir Leydisi Margaret Thatcher ile Fransa eski
sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand yıkılmasına karşı çıkmıştı. Dünya
tarihinde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında sürekli bir
gerginliğin ve sınırlı çatışmanın yaşandığı Soğuk Savaş’ın önemli bir simgesi
olan Berlin Duvarı 1989’da yıkılmış, Aralık’ta da George H.W. Bush ve Mikhail
Gorbaçov Malta’da Soğuk Savaşı bitiren "Birleşme Anlaşması"nı
imzalamış, yaklaşık bir sene sonra da 3 Ekim 1990’da Komünizm sonrası yeni dünyanın
simge olayı olarak Almanya resmi olarak yeniden birleşmiş, Helmut Kohl da,
Birleşik Almanya'nın ilk şansölyesi olmuştu. Kohl, daha sonra Avrupa
Birliği'nin kurulması ve Euro'nun ortak para birimi olarak belirlenmesinde de
önemli bir rol oynamıştı.
KALINTILAR
İBRET HİKAYESİ OLARAK HALA YAŞATILIYOR
Günümüzde
hiçbir somut etkisi kalmamış olsa da soyut anlamda duvarın etkisi geride
bıraktığı kalıntıları ve yıllarca unutulmayacak iç burkucu hatıralarla Berlin
şehrinin birçok yerinde bir ibret hikayesi olarak hala yaşatılıyor. Bernauer
Caddesi üzerinde bulunan duvar kalıntıları hem bu kurbanların hatıralarının hem
de Soğuk Savaş döneminin barındırdığı tehlikelerin unutulmaması için bir anıt
görevini üstleniyor. Özellikle duvarın bulunduğu güzergah boyunca sergiler,
müzeler, fotoğraflar, duvar hakkında bilgi veren notlar ve daha bir çok anı
bulunuyor. Özellikle gri-beyaz olan “Mauerweg” tabelaları duvarın geçtiği ve
etkisi altına aldığı alanları gösteriyor. Dünyanın her yerinden meraklı
insanlar, o döneme dair fikir sahibi olabilmek için buraya geliyor.
DÜNYANIN
BİRÇOK ÖNEMLİ NOKTASINDA PARÇALARI SERGİLENİYOR
Berlin
duvarıyla ilgili anıt ve parçalar dünyanın başka birçok önemli noktasında da
bulunuyor. Avrupa Parlamento binası ile Strazburg Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi binalarının önünde, ABD gizli servisi CIA’de, Dünya Ticaret Merkezi’nde,
Normandiya'daki Fransız kasabası Caen'deki Barış Müzesi ve Londra'daki
İmparatorluk Savaş Müzesi’nde, New York 53.Cadde’de, Las Vegas’ta, Budapeşte
Terör Müzesi’nin önünde, Brüksel’de, Montreal’de, Bonn'daki Tarih Evi'nde,
Münih'teki İngiliz Bahçesi'ndeki Queen Caddesi'nde,
Berlin’deki
Axel Springer Verlog adlı yayın evinin merkez binası önündeki “Balannceakt”
adlı bir anıt dahil Almanya’nın başka şehirlerinde de yer alıyor. Bazı duvar
parçaları ise üzerlerine Aziz Michael Kilisesi resmedilerek Ağustos 1994'te
Vatikan Bahçeleri'ne dikilmişti. Ayrıca duvar parçaları anı olarak şilt haline
getirilerek satışa sunulmuş, bunun dışında zamanında duvar boyunca yer alan 302
gözetleme kulesinden sadece beşi yine anıtsal amaçlı olarak ayakta duruyor.
ALMANYA’NIN
UTANÇ DUVARI VARDI, İSRAİL’İN DE AYRIM DUVARI VAR
62
yıl önce yapımına başlanan Berlin’i ikiye bölen Utanç Duvarı yıkılalı tam 34
yıl oldu. Ancak bu, örülen ne ilk duvardı ne de son olacak gibi görünüyor.
21’inci yüzyıla gelindiğinde dünyanın farklı bölgelerinde hala sınırları
korumak için benzer yöntemlere başvuruluyor. Günümüzde 7 Ekim’den bu yana savaş
halinde olan İsrail-Filistin arasında da böyle bir “Utanç Duvarı / Apartheid
Duvarı” bulunuyor. İsrail, 21 yıl önce Haziran 2002'de güvenlik riski
gerekçesiyle 1967’den beri işgal altında tuttuğu Batı
Şeria topraklarına Berlin Duvarı benzeri sınır koruma önlemi olarak
nitelendirilebilecek bir duvar inşa etmeye başladı. Gazze Şeridi boyunca uzanan
dikenli tel ile çitlerin yanı sıra yer yer beton duvarlardan oluşan Batı Şeria
Bariyerleri’ni, İsrail tarafı bir "güvenlik unsuru" olarak
tanımlarken, Filistin tarafı ise ayrımcılık ve tecrit olarak adlandırıyor.
Duvar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 2003 yılında yapım karşıtı alınan
karara rağmen duvar inşaatı daha geniş bölgelere de yayılarak devam etti.
Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi de Batı Şeria’daki bölümlerin
Filistinlilerin mülklerinin yıkılmasına, istimlak edilmesine ve kişilerin
hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasına neden olduğu gerekçesiyle hukuksuz
olduğuna hükmetmişti.
YASAKLARIN
OLDUĞU AYRIM DUVARI’NDA ÖLÜMLER
Filistin
yönetimi ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından sıkça kınanan Batı Şeria
Bariyerleri (Ayrım Duvarı), Filistinlilerin yaşadığı bölgeleri birbirinden
ayırıyor. Duvarla birlikte Filistinlilerin büyük bir bölümü kendi tarım
topraklarından, okullarından ve işlerinden koparıldılar ve adeta bir açık hava
hapishanesinde yaşıyor hale geldiler. Başlangıçta 720 kilometre olarak
planlanan ve yaklaşık 500 kilometresi tamamlanan Duvar, Filistin topraklarını
yüzde 9,4 oranında daraltırken, Doğu Kudüs'ü de Filistin'den koparıyor. İsrail,
'Ayrım Duvarı'yla çevrili Batı Şeria'dan 40 yaş altı erkeklerin Kudüs'e girişini
engellerken, abluka altındaki yaklaşık 2 milyon nüfuslu Gazze'den de
Filistinlilerin kutsal şehre girişine izin vermiyor. Duvarla birlikte yaklaşık
üç milyon Filistinlinin yaşam koşullarını zorlaşırken, 200’den fazla sivil
Filistinli bu süreçte hayatını kaybetti. 130 binden fazlası yaralandı, 2 bin
500 ev yıkıldı, 20 binden fazla Filistinli ise hapse atıldı.
UTANÇ
DUVARI YIKILDI PEKİ APARTHEİD DUVARI NE OLACAK?
Ne
yazık ki Ayrım Duvarı’nı aşmaya çalışanlar bedelini tıpkı Berlin Duvarı
örneğinde olduğu gibi ya hayatlarıyla ya yaralanarak ya da hapse atılarak ödüyorlardı
ta ki kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas’ın, 7 Ekim’de ‘İsrail'e
karşı başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'na dek. Gazze Şeridi’ndeki duvar ölümleri
ve yasakları yerini hastaneleri dahi bombalayan İsrail’in sivil halk ölümlerine
bıraktı. Netanyahu hükümetinin Hamas'a "savaş ilanıyla" yanıt
vermesiyle birlikte bir ayı geçkin zamandır süren yoğun bombardıman tüm ateşkes
çağrılarına rağmen ara vermeden devam ediyor. 193 üyeli BM Genel
Kurulu’nda 45 “çekimser” ve 14 “hayır” oyuna karşı 120 oyla kabul edilen
kararla ‘Gazze’de kalıcı insani ateşkes çağrısı’ ilan edilirken, Katoliklerin
ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus da 29 Ekim'de yaptığı pazar
duası sırasında İsrail-Filistin çatışması için ateşkes çağrısı yapmıştı. İkinci
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Doğu ve Batı Almanya'da Berlin şehrini ikiye
bölen batıda Utanç Duvarı olarak nitelendirilen Berlin Duvarı (Berliner Mauer) ayakta
kaldığı 28 yılın ardından yıkılmış, Doğu Avrupa'da komünizmin çöküşünü ve Soğuk
Savaş döneminin bitişini simgelemişti. Filistin topraklarını ayıran “Utanç
Duvarı / Apartheid Duvarı”nı bombardımanlar sona erdikten sonra ne tür bir
akıbetin beklediği ve ilerleyen süreçte neyi simgeleyeceği ise şimdilik bilinmiyor.
İKİ
ÜLKENİN HATTA ORTADOĞU VE DÜNYANIN KADERİ NASIL DEĞİŞECEK?
İkinci
Dünya Savaşı’nın kazananları arasında (ABD-İngiltere, Fransa ve Rusya) başlayan
Soğuk Savaş ve Almanya'nın başkenti Berlin'de 1961'de beton ve demirle vücut
bulan Avrupa'ya çekilen Demir Perde’nin yıkılmasıyla Almanya yeniden birleşmiş,
Birleşen Almanya, Avrupa’nın bütünlüğü için bir katalizör görevi üstlenmiş, hem
kendisinin hem de dünyanın kaderi ebediyen değişmişti. Almanya günümüzde de
dünyanın en büyük güçlerinden biri. Bakalım 7 Ekim’de Hamas’ın silahlı kolu
olan İzzettin Kassam Tugayları ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail’e yaptığı saldırılar sonrası İsrail Başbakanı
Netanyahu’nun
“İsrail artık bir savaşta” açıklamasıyla başlayan ve şimdilik ateşkese ‘hayır’
diyen İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanları sona erdiğinde iki ülkenin
hatta Ortadoğu ve dünyanın kaderi nasıl değişecek?
Fulya
OMAÇ / Berlin – ALMANYA
En Çok Okunan Haberler
Almanya, İspanya ve İtalya: Türk vatandaşlarına yönelik vize politikalarında değişiklik yok!
Almanya, İspanya ve İtalya'nın Ankara'daki misyonlarından verilen bilgide, Türk vatandaşlarına yönelik vize politikalarında değişiklik olmadığı ve vize başvuruları almaya devam ettikleri belirtildi.
Otellerin milliyet farkı adı altında kestiği ekstra ücretin iadesi talep edilebiliyor
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanvekili İbrahim Güllü, "Milliyet farkı adı altında farklı ücret ödemek durumunda kalan tüketiciler, dediği farkın avans faiziyle iadesine karar verilmesini isteyebilir." dedi.
ABD'de Boeing ürünlerinin güvenliğine yönelik konuşan eski bir çalışan daha hayatını kaybetti
ABD uçak şirketi Boeing’in ürettiği bazı modellerin güvenliği ilgili endişelerini dile getiren eski şirket çalışanlarından birinin daha sürpriz bir enfeksiyon sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nda restorasyon tamamlandı
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları tamamlandı.
AB, Türk dönerini tescile
Türk mutfağı denilince akla gelen ilk lezzetlerden dönerin "geleneksel ürün adı" olarak tescil edilmesi için Türkiye tarafından Avrupa Birliği'ne (AB) yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi'nde yayımland
Siirt içli köftesi coğrafi işaretle tescillendi
Siirt içli köftesi (Siirt kiteli) için Türk Patent ve Marka Kurumundan coğrafi işaret tescil belgesi alındı.
İspanya hükümeti, Ulusal Boğa Güreşleri Ödülü'nü kaldırdı
İspanya'da azınlık sol koalisyon hükümeti, 2013'ten bu yana verilen "Ulusal Boğa Güreşleri Ödülü'nü" ülkede hayvanlara yönelik hassasiyetin arttığı gerekçesiyle kaldırdı.
Antalya yılın ilk 4 ayında 2 milyon 66 bin 962 yabancı turisti ağırladı
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yılın ilk dört ayında Antalya'yı 2 milyon 66 bin 962 yabancı turistin ziyaret ettiğini, bu sayının Antalya turizminde tüm zamanların en iyi başlangıcı olarak tarihe geçtiğini bildirdi.
4 Haziran'da Trabzon ve Suudi Arabistan arasında direkt uçuşlar başlatılacak
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, "4 Haziran'da Trabzon ve Suudi Arabistan arasında direkt uçuşları başlatıyoruz. Yaz dönemi boyunca gerçekleşecek uçuşlarda Trabzon'dan direkt uçuşla Cidde ve Riyad'a seyahat mümkün olabilecekt
Uluslararası Helal Turizm Kongresi İzmir'de düzenlenecek
Bu yıl üçüncü kez organize edilen Uluslararası Helal Turizm Kongresi, 10 Mayıs'ta İzmir'de yapılacak.
Kruvaziyerlerle Ege adalarına mavi yolculuk
"Yüzen otel" olarak nitelendirilen gemilerle Ege adalarına yolculuğa çıkanlar, kruvaziyerde ve uğradıkları limanlarda farklı bir tatil deneyimi yaşıyor.
20 yılı aşkın süredir tatil yapıyor, tatil yaptırıyorlar!
Türkiye’nin alanında öncü online seyahat acentesi Tatilsepeti, 20. yaşını bir reklam kampanyasıyla kutluyor.
Kızkalesi'nde turizm hareketliliği devam ediyor
Mersin'in Erdemli ilçesindeki Kızkalesi sahili, yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor.
12nci Uluslararası Ajyal Film Festivali 16 Kasım'da başlayacak
Katar'ın başkenti Doha'da, Doha Film Enstitüsü (DFI) tarafından düzenlenen 12. Uluslararası Ajyal Film Festivali', 16-23 Kasım'da sinemaseverlerle buluşacak.
Antalya'nın Çıralı sahilinde caretta carettalar yumurta bırakmaya başladı
Antalya'nın Kemer ilçesindeki Çıralı sahiline nesli tükenme tehdidi altındaki caretta carettalar yuva yaptı.
Bu Roketler Savaş Değil, Şenlik Kokuyor
Tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ve dünyada sadece Yunanistan’ın Sakız (Chios) Adası’nda Paskalya kutlamalarının Kutsal Cumartesi gecesinde gerçekleştirilen Roket Savaşları etkinliği bu yıl da altın sarısına boyadığı gökyü
Dünyanın en neşeli şenliklerinden Kakava binlerce turist çekti
Edirne, Kakava Şenlikleri dolayısıyla binlerce yerli ve yabancı turisti misafir etti.
Gazipaşa-Alanya Havalimanı'nda Corendon'un ilk Brüksel uçuşu için tören düzenlendi
TAV Gazipaşa Havalimanı Koordinatörü Oğuzhan Karatürk, "Artan destinasyon ve uçuş sayımızın, şehrimizin 2024 turizm gelirlerine önemli bir katkı sağlamasını umuyoruz." dedi.
Emirates, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile işbirliği yapacak
Emirates, turizmi desteklemek için Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) ile işbirliği anlaşması imzaladı.
Edirne'deki sınır kapıları gurbetçi sezonuna hazır
Edirne Valisi Yunus Sezer, gurbetçilerin yurda giriş ve çıkışlarında sorun yaşamamaları için gerekli önlemlerin alındığını söyledi.
Edirne'ye Kakava-Hıdırellez Şenlikleri için 3 günde 100 binin üzerinde araç giriş yaptı
Edirne Valisi Sezer, 4-6 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Kakava-Hıdırellez Şenlikleri kapsamında kente 100 binden fazla araç girişinin olduğunu söyledi.