‘Tatil, lüks haline gelmemeli’: Thomas Bösl fiyat artışları kaygıyla takip ediyor

Türkiye

Güncel bir trend, endişe vermeye başladı. Almanya´nın ekonomik durumu enflasyon, yüksek vergi yükü ve artan enerji fiyatlarından dolayı olumsuz bir görüntü sunmakta olup destinasyonlarda meydana gelen fiyat artışlarıyla birlikte paket tatil satan alan kişilerin sayısında yüzde 10’luk bir düşüşe neden oldu.

Uzmanlar, fiyatlar artarsa bu düşüşün daha da ciddi bir hal alması konusunda uyarılarda bulunuyor.

Tourexpi, RT / Raiffeisen Touristik Group GmbH Strateji ve Uluslararası İş Geliştirme Müdürü Thomas Bösl ile Akdeniz Çanağı destinasyonların turist gönderen ülkelerde değişen ekonomik durum karşısında başvurabilecekleri çözümler ve misafir sayısındaki düşüşler konusunda yapabilecekleri konusunda görüştü.

Tourexpi: Bay Bösl, Akdeniz Çanağı´nda meydana gelen fiyat artışları ve Orta Avrupa´da yaşayan müşterilerin etkisinde kaldıkları ekonomik yüklerinin ağırlaştığını kaygıyla takip ediyorsunuz. Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Thomas Bösl: Daha geçen sene Akdeniz Çanağı’da bulunan destinasyonlara yönelik satılan klasik paket turu konusunda müşterilerde yüzde 10’luk bir düşüşe tanık olduk. Bu sayı yakın geçmişte diğer branş birlikleri tarafından da doğrulandı. Bu gelişmeyi kaygıyla takip ediyorum, çünkü tatilin toplumun belirli bir kesimi için artık lüks olmaya başladı. Özellikle okul çağında olan aileler için fiyat artışları çok ciddi bir hal aldı. Bunun eminim ki haklı nedenleri var, çünkü hem ulaşımda, hem de destinasyonlarda da masraflar çoğaldı. Tüm dünyada boy gösteren enerji ve gıda masraflarının artışı sevilen tatil bölgelerinde de etki gösterdi. Buna karşı yeni stratejiler geliştiremezsek, müşterilerimizin bir bölümü farklı tatil seçeneklere kayacacak ve bizler de daha az uçaklı paket turu satabileceğiz. Bu da özellikle uzun zamandan beri aileler için en uygun tatil destinasyonu olan Türkiye´nin zararına olacaktır.

Tourexpi: Türkiye’deki otelcilerin bu tehlikeli duruma nasıl bir cevap verip misafirlerin yaz tatili yapabilmelerini sağlayabilir? Bu konuda fikriniz var mı?

Thomas Bösl: Türkiye, tüm destinasyonların arasında bugüne kadar en büyük esneklik yeteneğini gösteren bir destinasyon oldu. Bence, çok kapsamlı bir yeme-içme ve eğlence konseptini sunan son derece sevilen ve kaliteli tesislerin yanısıra bir de farklı aile tatili seçenekleri sunan farklı tesisler de olmalı. Ultra Herşey Dahil muhakkak sevilen bir seçenek olmaya devam edecek. Fakat tüm ailelere hitap etmek istiyorsak gelir durumu çok iyi olmayan ailelerin de seçebilecekleri konseptler de sunmamız lazım.

Tourexpi: Bunlar somut olarak nasıl gerçekleştirilebilir?

Thomas Bösl: Türkiye bir tatil ülkesi olarak son 30 yılda çok değişti. 80li yıllarda Türkiye özellikle aile dostu bir herşey dahil konsepti ile eşdeşleştiriliyor. İlk başta sadece Karayip Adaları’nda varolan bu konsept Türkiye’de birdenbire Avrupalı misafirlere ulaşılabilir ve satın alınabilir bir şekilde sunuldu. Bu, ta başından itibaren bir başarı öyküsü oldu. Türkiye’deki otel ve resortların kalitesi her zaman daha da iyi oldu ve Türkiye sonunda tüm dünya için geçerli olan bir kalite ölçütü haline geldi. Ne var ki, ilk başta tatil bölgelerindeki altyapı, otel ve resortlardaki kalitesine ayak uyduramadı. Otellerin etrafındaki restoran, kahve, bar ve süpermarketler Avrupalı müşterilerin beklentilerine cevap verebilecek ölcüde kalite sunamadı. Bu yüzden misafirlerin çoğunda Türkiye bir resort destinasyonu imajını gelişti ve o şekilde de kök saldı. Bunula birlikte Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerindeki gastronomi altyapısında artık durumun olumlu yönde değiştiği unutuluyor. Türkiye bu bağlamda da artık tüm öteki destinasyonlarla yarışabilir hale geldi. Buna rağmen Türkiye’de öteki ülkelere göre daha az miktarda „yatak ve kahvaltı“ kalışı sunuluyor. Sırf konaklamayı veren seçenekler de mesela İspanya veya Yunanistan ile kıyasla daha az satılıyor.

Buna karşın Türkiye’nin de bütçesi kısıtlı olan büyük bir misafir kitlesine hitap edebilmesinden çok eminim. O yüzden önerim o yönde, bu tarz ürünler daha çok sunulmalı, hem otellerde daha çok çeşit konsept sunarak, hem de yeni konaklama seçeneklerini yaratarak. Bu yeni ürünler sadece eskiden beri Türkiye’de tatil yapmayı sevenlere değil de zaten daha farklı bir tatili isteyen genç kesimlere de hitap edecek.

Tourexpi: Bu konuda Türkiye´deki otelcilerle turizm de faaliyet gösteren diğer yetkililerde fikir alış-verişinde bulunuyor musunuz?

Thomas Bösl: Türkiye’de faaliyet gösteren bir çok yetkili ile tanışma ayrıcalığına sahibim ve Türkiye’yi bir tatil ülkesi olarak 30 yılı aşkın bir süreden beri takip etmekteyim. Türkiye’nin dışarıdan gelen nasihatlara hiç muhtaç değil. Fakat benim için bir ortaklık ilişkisi aynı zamanda da içinde trendleri ve değişimleri önceden saptayarak birlikte strateji geliştirme şansını da barındıran bir ilişki demektir. Otel ve resortları daha da çok geliştirmek, kaliteyi daha da yükseltmek ve bunun sayesinde uluslararası pazarlarda daha da çok bağımsızlık kazanmak… Bu trend, Türkiye’de daha da çok gelişecek ve bu bence çok iyi bir gelişme. Buna koşut olarak ümidim şu ki en önemli tatil bölgelerinde artık mevcut olan turistik altyapının daha da çok tanıtılacaktır. Kanımca Avrupa’da yaşayan potansiyel misafirlerin büyük bir bölümü henüz Türkiye’deki restoran, café, bar vs. sayısının ve kalitesinin ne kadar büyük olduğunun farkında değil. Ayrıca fiyat-kalite dengesi de Avrupa ile kıyasla hala da çok iyi. Bu nedenlerle bütçesi kısıtlı müşteri kitlesine hitap etmemiz mümkün. Türkiye’de yakında yerel seçimler yapılacak. Bildiğim kadarıyla bu bağlamda hem siyasette hem turizmde herşey dahil konseptinin dışında farklı konseptlerin sunulmasını isteyen sesler daha da güçlü çıkmaya başladı. (Tourexpi, resim: (c) QTA)