Tourexpi
Tufandan
geriye sadece hayat kalmıştı, bir de o hayatı besleyen son birkaç malzeme.
Buğday, nohut, kuru meyveler, biraz bal, bir avuç sabır, bir tutam umut... İşte
o gün pişen bu karışım, sadece karın doyurmakla kalmadı insanlığın hayata
tutunuşunun simgesi oldu.
Tufanla
başlayan bu yolculuk, zamanın sınavından geçerek bugünlere ulaştı. Binlerce
yıldır o kazanın buharı her Muharrem ayında
yeniden yükseldi, bereket yeniden paylaşıldı.
Aşure böyle doğdu. Her yıl Muharrem ayının onuncu gününde, Anadolu’dan
Ortadoğu’ya, Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyada bu köklü
gelenek hala inançla yaşatılıyor. Üstelik bu paylaşım yalnızca bir günle
sınırlı değil, Muharrem ayı boyunca kazanlar kaynamaya, bereket sofralarda
çoğalmaya devam eder. Her yeni aşure, geçmişe bir selam, geleceğe bir dua
taşır.
BİR TABAKTA
MUCİZELER VE YASLAR
Kökeni
Arapça’da “onuncu gün” anlamına gelen “Aşara” sözcüğünden türeyen Aşure, İslam
tarihinde birçok önemli olayla özdeşleşmiş kutsal bir gelenek. Rivayete göre bu
tatlıyı ilk yapan kişi de bir peygamber. Hz. Nuh,
tufan sona erdiğinde gemide kalan son malzemelerle bu yemeği pişirir. Bugün
aşure olarak bilinen bu “bereket çorbası”, bir kurtuluşun ve yeniden
başlangıcın simgesi haline gelir. Aynı gün, birçok mucizevi olay da yaşanmış.
Hz. Musa kavmini Firavun’un zulmünden kurtarmış, Hz. Yunus balığın karnından
çıkarılmış, Hz. Eyyüb şifa bulmuş, Hz. Yusuf kuyudan kurtarılmış. Ayrıca Hz.
İbrahim Nemrut’un ateşiyle yanmamış, Hz. İdris ve Hz. İsa diri olarak göğe
yükselmiş, Hz. Adem’in tövbesi de kabul edilmiş. Muharrem ayının 10 günü, aynı
zamanda Hicri 61 yılında, Hz. Hüseyin ve 72 yakınının Kerbela’da şehit
edilişinin de yıldönümü. Bugün Şii inancında Aşure Günü matem ve direnişin günü
olarak kabul edilirken, Sünni gelenekte oruç, dua ve paylaşma ile yaşatılıyor.
Yas ile rahmetin, acı ile dayanışmanın aynı sofrada buluştuğu ender günlerden
biridir Aşure.
TOPLUMSAL BELLEKTE
BİRLİK VE PAYLAŞMANIN TATLI SİMGESİ
İlk kez bir
peygamber (Hz. Nuh) tarafından pişirilen aşure, kıtlık içinde doğan bereketin
ve yeni bir başlangıcın simgesi olarak İslam dünyasında kutsal sayılıyor ve
şifa verdiğine inanılıyor. Onun için pişirildiği evlerde şifa olsun diye
öncelikle hastalara ve çocuklara sunuluyor. Ardından da “Ne kadar çok kişiyle
paylaşılırsa o kadar bereketli olur” inancıyla komşuya, akrabaya, yoldan
geçene, hatta hiç tanımadıklara kadar uzanan bir ikram zinciri kuruluyor.
Sosyal mesafelerin arttığı, komşuluk ilişkilerinin zayıfladığı şehir hayatında
bile, bir kase aşure komşuya uzandığında
sadece bir tatlı değil, selam, hatırlayış ve insani bağ kurma arzusu da
uzatılmış oluyor. Anadolu kültüründe “paylaşma tatlısı” olarak da anılan
aşurenin, kimi yörelerde en az yedi, kimi inanışlarda 10 ya da 40 kişiye
dağıtılması adetten olsa da sayılardan çok, niyetin önemi büyüktür. Bazen bir
tabak aşure bir kırgınlığı onarır, bazen yeni bir dostluğun başlangıcı olur.
Aşure kazanlarında sadece tahıllar ve meyveler değil sabır, şükür, anma ve
birlik duygusu da birlikte pişer. Her bir malzeme, farklılıkların uyum içinde
var olabileceğine dair simgesel bir anlam taşır.
BİRLİKTE KAYNAYAN
FARKLILIKLAR: AŞURE’NİN SESSİZ MESAJI
Tarihin
tencerede kaynadığı, duanın damağa karıştığı, nesilden nesile aktarılan ve
kalpten kalbe geçen bir gelenek olan aşure, yalnızca bir tatlı değil,
farklılıkların nasıl uyumla bir araya gelebileceğinin de canlı bir örneğidir.
İçindeki her malzeme, çeşitliliği ve farklılığı temsil eder. Buğdaydan nohuta,
fasulyeden kuru incire kadar birbirinden bağımsız tatlar, aynı kazanda pişerek
eşsiz bir bütünlük oluşturur. Tıpkı bu topraklarda yüzlerce yıldır birlikte
yaşayan farklı kültürler, mezhepler ve kimlikler gibi. Bu yönüyle aşure, çok
kültürlü yaşamın, hoşgörünün ve birlikte var olmanın en tatlı metaforudur.
SARAYDAN SOKAĞA:
AŞURE’NİN LEZZETLİ TARİHİ
Evliya
Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Muharrem'in onuncu günü yapılması gereken bir
aştır” diyerek andığı aşure, Osmanlı saray mutfağında da özel bir yere sahipti.
Sütlü ve Süzme olmak üzere iki türde pişirilen bu tatlının en ünlü versiyonu,
1870’te Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan’ın hazırladığı “Süzme
Saray Aşuresi” olarak kayıtlara geçti. Bugün hala İstanbul’da Saray Usulü
Aşure, geleneksel tarifler arasında öne çıkıyor. Türkiye’nin dört bir yanında
ise yöreden yöreye değişen malzemelerle pişirilen halk versiyonları
yaşatılıyor. Bazı geleneklerde aşure yedi, on veya on iki malzemeyle
hazırlanırken, Alevi-Bektaşi inancında bu sayı sembolik bir değer taşır ve
daima 12 malzeme
ile hazırlanır. Bu sayı, Kerbela'da şehit edilen
12 İmam’a bir saygı duruşu olarak kabul
edilir.
AŞURENİN PÜF NOKTALARI:
GELENEKSEL VE DENGELİ BİR TARİF
Çok sayıda
nimetin bir araya geldiği, bereketin ve paylaşmanın simgesi aşurenin temelinde
tahıllar yer alır: Buğday, arpa ya da pirinç. Nohut ve fasulye gibi
baklagiller, tatlıya hem kıvam hem de besleyicilik katar. Kuru meyveler incir,
kayısı, kuş üzümü, üzüm aroma ve renk sağlar. Kuruyemişler aşureye dokusal
zenginlik ve besin değeri ekler: Ceviz, fındık, badem, çam fıstığı. Bazı
yörelerde nar taneleri, gül suyu ya da portakal çiçeği suyu ile aroma
zenginleştirilir. Anason, karanfil, kakule ve tarçın gibi baharatlarla tat
derinleşir. Aşurenin sırrı, malzemelerin bolluğunda değil o bolluğun dengeyle
buluştuğu kıvamda ve niyette gizlidir.
Urla’nın
yerlilerinden Şenay İnceoğlu’nun verdiği geleneksel ve yöresel dokunuşlarla
harmanlanmış İZMİR, URLA USULÜ AŞURE TARİFİ:
Malzemeler:
İç
malzemeler:
2 kilo
buğday, 5 kilo şeker, 1 çay bardağı kuru bakla, 1 su bardağı kuru fasulye,
yarım kilo nohut, 1 çay bardağı börülce, 1 çay bardağı yeşil mercimek, 1 çay
bardağı pirinç, yarım kilo kuru kayısı, 2 adet orta boy elma, 2 adet portakal,
1 büyük ayva, 250 gr. çekirdeksiz kuru üzüm, bir fıskeden az tuz, 250 gr
haşlanmış mısır ve gaz yapmaması için 1 çay kaşığı taze limon suyu.
ÜST
SÜSLEMESİ İÇİN:
2 çay
bardağı susam, yarım kilo badem, 2 paket fındık kırığı, yarım kilo iç ceviz, 1
çay bardağı Hindistan cevizi, 4 adet tatlı nar, 15-20 adet karanfil, tarçın, 1
kahve fincanı gülsuyu, 1 su bardağı kuş üzümü.
YAPILIŞI:
Daha
lezzetli olması için iç malzemeler (bakliyatlar ve meyve türleri) akşamdan ayrı
ayrı tencerelerde kaynatılır. Soğuduktan sonra saklama kaplarına alınarak
buzdolabına konulur. Badem bir taşım kaynatılarak sıcak suyun içinde
bekletilir. Bir saat sonra kabukları çıkartılıp ortadan ikiye ayrılır. Daha
sonra fırın tepsisine dökülerek 180 derecede veya bir tavada orta ısıda
pembeleşinceye kadar pişirilir. Susam da tavada pembeleşinceye dek kavrulur.
Kayısı yaklaşık 10 dakika sıcak suyun içinde bekletilir.
Üzüm ve
portakal birlikte kaynatılır. Portakallardan biri kabuğu ve içiyle beraber,
diğeri de sırf kabuğu küçük küçük doğranarak kaynatılır. Elma ve ayva da küçük
küçük doğranıp birlikte kaynatılır. Karanfil küçük bir cezvede kaynatılır.
Pirinç harici tüm iç malzeme kaynatılır. Pirinç yıkandıktan sonra direk buğdaya
ilave edilir. Buzdolabına konulan iç malzeme sabah dışarıya çıkartılır ve oda
sıcaklığında bekletilir.
Akşamdan
buğday ayıklanıp büyük bir tencereye konulur, üzerini dört parmak geçecek
şekilde sıcak su eklenir. İki saat sonra buğdayın üzerine çıkan sarı su süzülür
ve sarı sudan arınıncaya kadar iyice yıkanır. Üzerine sıcak su dökülür ve orta
boy ocakta kaynamaya başlayıncaya dek arada bir karıştırılır. Suyu eksildikçe
de sıcak su ilave edilir. Pişmeye yakın pirinç eklenir. Yaklaşık 1 saat kısık
ateşte pirinç de piştikten sonra ocak kapatılır. Pişmiş olan buğday sabaha
kadar dinlenmeye bırakılır. Böylece daha lezzetli olur.
İÇ
MALZEMELER İLE BUĞDAYIN BULUŞMASI:
Tencerenin
kapağı besmeleyle açılır. İçine yaklaşık 3 litre sıcak su (az gelirse biraz
daha su eklenir) ilave edilerek orta ateşte pişirilmeye başlanır. Daha sonra
şeker ile tuz eklenir ve karıştırmaya devam edilir. Ardından baklagiller gaz
yapmaması için suyu süzülerek buğdayın üzerine ilave edilir. Üzerlerine suları
süzülmeden kuru kayısı, elma, ayva, çekirdeksiz kuru üzüm, portakal, mısır ve
karanfil eklenir. Tüm malzeme buğdayla birleştirilir ve dibi tutmaması için
arada bir karıştırarak pişirilir. Buğday iyice kaynadıktan sonra gülsuyu ilave
edilerek ocak kapatılır. Pişme süresi yaklaşık 45 dakika 1 saat arası.
Tencerenin kapağı kapatılarak yaklaşık 15 dakika demlenmeye bırakılır. Aşure
ayı olduğundan kapak açılırken Yasin suresi veya üç İhlas ile bir Fatiha suresi
okunup bolluk, bereket ve sağlık için dua edilir.
SUNUMU:
Aşure
kaselere dökülerek önce tarçın (süsleme malzemelerinin buğdaya gömülmemesi
için) sonra diğer malzemelerle bolca süslenip servis edilir. En az yedi komşuya
dağıtılan aşurenin kalanı soğuyunca kapaklı saklama kaplarına alınarak
buzdolabına konur.
Fulya OMAÇ /
Urla - İZMİR
En Çok Okunan Haberler


Unpack ’26: 2026 Yılının Seyahat Trendleri Açıklandı
Expedia ve FeWo-direkt’in yeni raporu, seyahat motivasyonlarını, yükselen destinasyonları ve geleceğin tatil anlayışını ortaya koyuyor


Almanya Havalimanlarında Yeni Dönem: Düsseldorf’ta Entry-Exit Sınır Kontrol Sistemi Başladı
Avrupa Birliği’nin yeni dijital sisteminin ilk uygulaması Almanya’da hayata geçti


AB’de turizm rekor kırdı
2025’in ikinci çeyreğinde 826 milyon konaklama / Nisan’da kutlanan Paskalya ve artan uluslararası seyahat talebi büyümeyi hızlandırdı – Otel konaklamaları ilk kez 500 milyon eşiğini aştı


Yeni yeteneklere sahne açılıyor
ROBINSON ve TUI MAGIC LIFE, 2025/26 kulüp sezonu için Almanya genelinde işe alım turuna başlıyor


Bakan Uraloğlu: 23 yılda havacılık sektöründe yaklaşık 25 milyar dolar yatırım yaptık
Türkiye, uyguladığı hava ulaşım politikalarıyla dünya havacılığında parlayan bir yıldız haline geldi


THY Teknik AŞ ile LOT Polish Airlines arasında üs bakım hizmetleri anlaşması
İki şirket arasında imzalanan işbirliği, Avrupa pazarında güçlü bir ortaklığın ilk adımını oluşturuyor


Yapay zekâ ile havacılığın geleceğini şekillendirmek
Defterden dijital zekâya: Havacılık sektörü süreçlerini yeniden tasarlıyor


AJet’ten 9 Dolardan Başlayan Yurt Dışı Bilet Kampanyası
34 ülkede 59 şehre indirimli uçuşlar – 150 bin koltuk satışta


Simge Aköz, Corendon Sport Talks’ta: ‘Eczacıbaşı benim için ev demek’
Corendon Airlines’ın spora verdiği desteğin en özel yansımalarından biri olan Corendon Sport Talks’un 31. bölümünde, Eczacıbaşı Dynavit Takım Kaptanı ve Milli Libero Simge Aköz konuk oldu.


Konak’ta yeni rota: Alsancak’ta tarihe yolculuk
Konak Belediyesi, ilgiyle takip edilen “Konak Tarih Gezileri”ne Alsancak rotasını da ekledi.


Biletbayisi dijitalleşen seyahat alışkanlıklarını paylaştı
Yapay zeka destekli sistemlerle kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimi hedefleniyor


Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille TÜRSAB’ı ziyaret etti
İki ülke arasında turizmde iş birliğini güçlendirme hedefiyle yapılan görüşmede sürdürülebilirlik ve tanıtım ön plana çıktı


Maximiles Black The Bodrum Cup’a GIGI Awards’tan 3 Ödül
Yelken tutkusunu iletişim başarısına dönüştüren organizasyon, “Yaratıcı Sponsorluklar” ve “Entegre Etkinlik Pazarlaması” kategorilerinde ödül aldı


Angola, ITB Berlin 2026’nın Resmi Partner Ülkesi Oluyor
Berlin’deki dünyanın en büyük turizm fuarı, 60. yılında Afrika’nın gizli mücevherini ağırlayacak


Tedarik zinciri sorunları hava yolu sektörüne 2025’te 11 milyar dolara mal oluyor
IATA raporu, üretim ve parça tedarikindeki sıkıntıların yakıt, bakım ve kiralama maliyetlerini artırdığını ortaya koyuyor


TUIfly yeni genel müdürünü atadı ve yönetim kadrosunu yeniden yapılandırdı
Sven Freisenich, 2026 yılında Michael Garvens’in yerini alacak


Göbeklitepe’de Ziyaretçi Rekoru: Günlük Ortalama 5 Bin Kişi
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 12 bin yıllık ören yeri sonbaharda turizmde yeniden zirveye çıktı


Ryanair, Almanya’nın 2025 Kış Uçuş Planından 800 Bin Koltuk ve 24 Rotayı Kaldırıyor
Havayolu şirketi, yüksek erişim maliyetleri ve hava yolu vergilerini gerekçe göstererek dokuz büyük havalimanındaki operasyonlarını azaltıyor


Avrupa’nın en popüler şehir kaçamakları: Roma zirvede, Berlin altıncı sırada
TUI Musement, Avrupa’daki güncel arama trendlerine dayanarak en çok ilgi gören 30 hafta sonu destinasyonunu açıkladı.


ADAC, Aşırı Turizmi Popüler Destinasyonlarda Mercek Altına Aldı
Almanların çoğu turistik yoğunluğu büyüyen bir sorun olarak görüyor


Flightright’tan AB’deki uçuş hakları reformu için uyarı: ‘Yolcu hakları geriye alınmamalı’
AB’de yolcu haklarının geleceğini belirleyecek üçlü müzakereler Brüksel’de başladı. Flightright, havayolu şirketlerine tanınan ayrıcalıkların tüketici haklarını zayıflatabileceği konusunda uyardı.
