Tourexpi
İnsanlık tarihinin
önemli gelişmelerine sahne olan Kıbrıs’ta Müslüman’dan Hıristiyan’a, Musevi’den
Pagan’a kadar birçok farklı dini inançlara sahip uygarlıklar hüküm sürdüğünden
medeniyetler beşiği haline gelen adada çeşitli kültürlere ait tarihi yapılar
ile dini ibadet yerleri olan cami ve kiliseler yan yana yükseliyor. Osmanlılar
adayı fethettiğinde İslam dininin kardeşliği birleştirici özelliğinden ve
inançlara saygıdan dolayı daha önceki dönemlerde Doğu Roma’nın, Lüzinyanların,
Venediklilerin yaptıkları kiliseler, manastırlar gibi dini ibadet yerlerini
yıkmak, dönemin kültürel mirasını yok etmek yerine camiye dönüştürmüş veya yanı
başına bir cami yaparak, İslam dininin en güzel hoş görü örneğini vermişler.
Birçok köy ve kasabada da inançlara saygının örneklendiği Hristiyan ve Müslüman
iki farklı dinin dokusunun tek binada birbiriyle buluşup harmanlandığı kilise
ve camiler bulunuyor. Adayı ziyarete gelen turistler de bu ilginç görüntüye
oldukça ilgi gösteriyor.
Tarihte kurulan ilk
İslam donanması ilk seferini Kıbrıs’a yapmış
Asya, Avrupa ve
Afrika kıtalarının kavşak noktasında yer aldığından ve tüm Ortadoğu’yu
denetleyici jeostratejik coğrafi konumundan dolayı Kıbrıs, dinler tarihinde
ilklerin yaşandığı bir ada. Tarihte kurulan ilk İslam donanması aralarında bin
200 sahabenin de olduğu İslam ordusuyla ilk büyük seferini Kıbrıs’a
gerçekleştirmiş. Kıbrıs aynı zamanda tarihte hem Hristiyanlığın ilk kabul
olduğu yerlerden biri, hem de Müslümanlığın 400 yıl gibi uzun bir süre hüküm
sürdüğü bir yer. M.Ö. 45 yılında Levi Kabilesi’nden Kıbrıs Salamis’li Joseph
Barnabas, Kudüs’te eğitim alırken Hz. İsa’nın bazı mucizelerine tanıklık etmiş
ve Yahudilik’ten Hıristiyanlık dinine geçmiş. Hz. İsa’nın 12 Havarisi’nden biri
olan St. Pavlus’a Kıbrıs ve Anadolu'ya düzenlenen ‘1. Misyon Gezisi'nde eşlik
etmiş. Kutsal topraklardan vatanına döndüğünde Kıbrıs Başpiskoposu olmuş ve
adanın ilk Hristiyan Kilisesi’ni kurarak Hıristiyanlık dinini yaymak için
çalışmalar yapmış. İsa Mesih hakkında verdiği vaazlerden etkilenen birçok
kişiyle birlikte adanın Roma Valisi Sergius Paulus da Hıristiyan olmuş. Böylece
Kıbrıs, Hıristiyan bir hükümdara sahip ilk küresel bölge olmuş. St. Barnabas
yazdığı İncili’ndeki bir bölümde ‘son peygamberin Hz. Muhammed ve son dinin de
İslamiyet’ olacağını açıkça bildirmiş.
Kıbrıs Hz.
Muhammed’in vefatından 17 yıl sonra İslamiyet’le tanışır
Kıbrıs Adası’nın
İslamiyet ile tanışması ise dört büyük Halife’nin üçüncüsü Hz. Osman zamanında
ve Hz. Muaviye’nin (Ebu Süfyan) Şam valisi görevindeyken fethedilmesiyle olmuş.
Hz. Muhammed’in "Ümmetimden denizde gaza eden ilk muharipler Cennet'e
girmeyi hak etmişlerdir.” müjdesi dikkate alınarak ilk İslam donanması
Suriye'de kurulmuş ve ilk büyük seferini Kıbrıs'a yapmış. Miladi 647-649 (Hicri
26-28) yılları arasında Müslüman Araplar Anadolu, Suriye ve Mısır için ticari
ve stratejik önemi olan Kıbrıs a birçok sefer yapmışlar. Sahabe Hz. Ömer
komutasında aralarında Hz. Peygamber’in süt teyzesi Hala Sultan namıyla bilinen
Ümmü Haram bint Milhan’ın (Arapça’da teyzeye hala derlermiş) ve eşi Ubade bin
Samit’in de bulunduğu bin 200 sahabe (Hz. Muhammed'i görmüş, onunla konuşmuş,
arkadaşlık etmiş ve ona inanmış Müslümanlara verilen isim) ilk Kıbrıs Seferi’ne
katılmış. Vergiye bağlanan Kıbrıs’a ilk olarak bu dönemden itibaren Müslümanlar
yerleşmeye başlamış. Fethedilecek bir yere gönderilen en fazla sahabe Hz.
Muhammed’in vefatından 16 yıl sonra İslamiyet’le tanışan Kıbrıs’a olmuş.
Kıbrıs Adası’nda
toplam 4 Sahabe Türbesi var
Kıbrıs’ın başkenti
Lefkoşa’da Laleli Camii İmamı Taha Tarkan Bay, Kıbrıs Adası’nın Güney tarafında
bir, KKTC tarafında ise üç sahabe türbesi bulunduğunu söyleyerek, Hz.
Muhammed'i görmüş, onunla konuşmuş ve arkadaşlık etmiş sahabeler için yapılan
türbeler hakkında bilgi verdi. Kıbrıs’ın manevi, dini, İslami değerinin çok
yüksek olduğunu belirten Laleli Camii İmamı Taha Tarkan Bay, “Rotterdam İslam
Üniversitesi Rektörü, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Osmanlı arşivlerinden çıkardığı bilgilere göre Kıbrıs’a
fetih döneminde bin 200 sahabe gelmiş. Bu sahabelerin mezarları KKTC tarafında;
Kırklar Türbesi (40 Sahabeler), Hz. Urve bin Sabit’in Apostolos Andreas
Manastırı’nın altındaki mezarı ve Hz. Ömer Türbesi ile Güney Kıbrıs tarafındaki
Hala Sultan Türbesi. Ayrıca adanın güney tarafında kullanılmakta olan
havaalanının altında da yüzlerce sahabenin gömülü olduğu mezarlığın yer aldığı
yönünde bilgiler var.” diye konuştu.
Kırklar Türbesi
Hicretin 28. yılında,
Hazret-i Osman döneminde İslam dinini yaymak için aralarında peygamberin süt
teyzesi Hala Sultan gibi kadın sahabelerin de bulunduğu bin 200 sahabenin
gemilerle Kıbrıs’a geldiklerine vurgulayan uzun yıllar Kırklar Türbesi’nde
görev yapan şimdiyse Laleli Camii’nin İmamı olan Taha Tarkan Bay, “Bu Müslümanların
ilk deniz seferiydi. Sahabeler hayır işlemeye asla doymayan bir anlayışa
sahiplerdi. En büyük amaçları İslamiyet’i yaymaktı. Ayrıca gittikleri yerlere
iyilikler ve güzellikler götürmeyi kendilerine farz edinmişlerdi. Kıbrıs’a
sefer yapılacağı haberi duyulur duyulmaz da bu sefere katılabilmek için koşup
isimlerini yazdırırlar. Denizaşırı yapılan ilk sefere katılan sahabelerden 40’ı
Kıbrıs adasına çıktıklarında Ercan Havaalanı’nın güney batısında Mesarya
Ovası’ndaki şimdi Kırklar Köyü’ne doğru yönelirler. Günümüzde türbenin olduğu
yerde yıkılmış ve harabe halde olan eski Hıristiyanlık dönemi tapınağına
sığınırlar ve orada gece vakti Bizans askerleri tarafından şehit edilir ve iki
çukur açılıp içine gömülürler.”
Sahabeler 922 yıl
sonra bedenleri bozulmamış bir şekilde iki ayrı çukurda bulunur
Kıbrıs’ın
peygamberimiz Hz. Muhammed’in doğumundan tam bin yıl sonra 1571’de Osmanlılar
tarafından fethedilmesiyle birlikte sahabelerin mezarlarının bulunduğunu
belirten Laleli Camii İmamı Taha Tarkan Bay sözlerine şöyle devam etti:
“Böylece bu büyük
manevi değerimiz günümüze kadar ulaşır. Sahabelerin gömülü oldukları yerin
bulunmasının ilginç ve ibretlik bir hikayesi de var. Şöyle ki; Osmanlılar adayı
fethettiklerinde adada gömülü sahabelerin varlığından haberdar olurlar ve bu
mezarları aramak için birkaç kişiyi görevlendirirler. Mezarları aramaya
çıkanlar türbe civarında bir çobana rastlarlar: ‘Buralarda mezar veya olağan
üstü olaylarla karşılaşanlar var mı?’ diye sorduklarında, Çoban, türbenin
şimdiki yerini işaret ederek; ‘Ben buradaki otların başka yerlerden gür, yeşil
olduğuna ve hayvanların buranın üstünde otlamadıkları ve geçmediklerine
şahidim’ diye cevap verir. Bu yanıt üzerine gösterdiği yer kazıldığında iki
ayrı çukurda bedenleri bozulmamış bir şekilde sahabeler bulunur. Yerin altına
giriş, sağ ve sol olmak üzere üç koridorlu türbe yapılır. İçlerinden birinin
imam olduğu kanaatine varılıp girişe bir, koridorun sonuna ise iki kabir
yapılır. Diğerleri ise oldukları çukurlarda sağ ve sol koridor halinde
defnedilir. Yerin altına yapılan Türbe bölümü taştan, diğer bölümleri ise
kerpiçten inşa edilir. Türbenin üzerine ise bir 1816 yılında mescit yapılır.
1958 yılında Kıbrıs’ta olan karışıklık dönemindeki terör olaylarında Kırklar
Tekkesi Şeyhi Yusuf Mehmet Hilmi şehit edilir ve türbe de yakılır. Uzun yıllar
kapalı olan Türbe, 2007 ve 2012 yıllarında iki restorasyon geçirdi. Son
restorasyonla şu anki haline gelerek tekrar ibadete ve ziyarete açıldı.
Ziyaretçiler mescitin içinden geçip, merdivenlerden inerek türbeyi ziyaret
ediyorlar. Ayrıca restorasyon çalışmaları sırasında yapılan kazılarda mozaik
döşeli bir taban açığa çıkarıldı. Alandaki kazı çalışmaları bu keşfin ardından
durduruldu. Kalıntıların bir Bizans kilisesine ait olduğu düşünülüyor.
Yeraltında kayaya oyulmuş tonozlu mezar odalarının yan odalarla birlikte eski
bir Hıristiyanlık bazilikasının planını andırdığı düşünülüyor.”
Hıristiyanlar da
duaları kabul olsun diye türbeyi ziyaret eder
“Türbe zaman içinde
tekke olarak kullanılır. Hatta günümüzde mescit binasının önünde labirenti
andıran kısımlar tekkenin yıkılan odalarının kalıntıları. İngiliz tarihçi Sir
Harry Luke'un (1911-1912 Kıbrıs Valisi’nin Özel Sekreteri) ‘Cyprus’ adlı
kitabında, tekkenin faaliyette olduğu dönemde burada görevli bir dervişten
aktardığı bilgilerde 23 sahabenin ayrı ayrı, 17 sahabenin ise toplu olarak bir
yerde bulunduğunu yazmış. Yollar ve ulaşımdaki yetersizlik insanların
ziyaretlerini ve türbede dua etmelerini engellemiyormuş. Bu bakımdan da türbe,
oldukça revaçtaymış ve sadece Müslümanlar tarafından değil, Hristiyanlar
tarafından da saygı duyulan ve ziyaret edilen bir yermiş. Hatta Kutsal
Kırkların yortu günü olan 9 Mart’ta komşu köylerde yaşayan Türkler ve Rumlar
türbeyi ziyaret edip, kendilerine güç ve sağlık vereceğine, dileklerinin kabul
olacağına inandıkları girişte sağ taraftaki koridorun sonunda, duvarda çakılı
olan mızrağa dokunmak ve tutmak için sıraya girerler ve heyecanla sıralarının
gelmesini beklerlermiş. Mızrağa dokunarak dilekte bulunurlar, mızrak titrerse
dileklerin gerçekleşeceği, titremezse gerçekleşmeyeceği anlamına gelirmiş.
Ayrıca Aytotoro (Boğaziçi), Kalo Horio (Vuda), Kivisili (Civisil), Kofinou (Köfünye-Geçitkale)
ve Klavdia (Alaniçi) köyünün Kıbrıslı Türkleri ile Kıbrıslı Rumları bu günü
birlikte kutlamaları halinde Mart ile Nisan aylarında çiftçiler için gerekli
olan yağmurun yağacağına inanıyorlarmış.”
Sahabelerin Mucizesi
“Hristiyanların da
türbeye gidişlerini hazmedemeyen bir grup Türbe'deki dervişleri öldürmek ve
burayı yıkmak için mızrak ve kılıçlarla türbeye giderler. İçlerinden biri
mızrağını tam kaldırdığında görünmeyen bilinmeyen bir güç tarafından sol
koridorun sonundaki inziva ve Kur'an okunma odasında mızrak atıldığının ters
yönünde ilerleyerek öldürmek için gelenlerden birinin boğazından geçerek
duvarın köşesine saplanır. Kılıç da taşıyanın belini keserek öldürür. Bunu
gören diğerleri kelime-i şehadet getirip Müslüman olurlar. İçlerinden biri o an
ellerini açıp dua ederek; ‘Allah'ım evde hasta iki çocuğum var, eğer onlar
iyileşirse bütün arazilerimi türbeye vereceğim’ der ve eve döndüğünde eşini
ağlar, çocuklarını iyileşmiş bulunca da iki bin dönüm arazisini şimdi Vakıflar
Müdürlüğü’nün kaydı ve tasarrufunda olan türbeye tahsis eder. Yıllarca duvarda
asılı duran kılıç, 1963 yılında kaybolur. Halen duvara saplanmış şekilde duran
mızrak ise bu mucizevi olayın hikayesini günümüze dek taşır.”
Kıbrıs’ın ilk İslam
şehidi sahabe Hz. Ömer Türbesi
Laleli Camii İmamı
Taha Tarkan Bay, Hz. Muaviye ordusunun Kıbrıs seferine katılan sahabe komutan
Hz. Ömer ve askerleri için yapılan türbe hakkında ise şu bilgileri verdi:
“Hz. Ömer Türbesi
Girne’nin doğusuna 6 km uzaklıkta, Çatalköy’ün (Ayios Epiktitos) kıyısındaki
kayalıklarda yer alıyor. Kıbrıs seferine katılan sahabelerden Hz. Muaviye
ordusunun komutanlarından Hz. Ömer ve altı askeri Kıbrıs'a Türbe'nin günümüzde
bulunduğu yerden girerler. Hz. Ömer ve silah arkadaşı Sahabeler Bizanslılarla
yaptıkları çarpışmada şehit düşerler. Savaştan sonra, fethin ardından
cenazeleri hemen yakındaki mağaraya defnedilir. Hz. Ömer ve kendisi gibi sahabe
olan altı arkadaşı Kıbrıs'a vurulan ilk İslam Mühürü olurlar. Miladi 1571’de
(Hicri 979) Osmanlılar Sultan II. Selim döneminde adayı fethettiğinde
söylentileri de değerlendirerek mağarayı bulurlar. Yedi İslam mücahidi
Sahabeleri yani Eshabı Kiram olan şehitleri hiç çürümemiş ve bozulmamış şekilde
bulurlar ve cenazeleri gömüldükleri yerden çıkarıp, mağaranın hemen kuzey batı
yanındaki volkanik kaya kütlesinin üzerine inşa ettikleri türbeye defnederler.
Hz. Ömer Türbesi, 1978 ve daha sonraki yıllarda içine ve dışına yapılan
bilinçsiz restorasyonlarla orijinal görünümünü büyük oranda yitirdi.
Restorasyonda türbeyi içine alan şimdiki mescit, çevresine ise imam, türbedar
ve ziyaretçiler için odalar yapıldı. Bazı yazarların ve kişilerin düşüncelerine
göre Hz. Ömer Türbesi’nin Kıbrıs'ta İslamiyet'i pekiştirmek ve yaygınlaştırmak
adına ‘Makam Türbesi’ olarak yaptırıldığı düşünülüyor.”
Apostolos Andreas
Manastırı
“KKTC’nin kuzeyinde,
Türkiye’ye en yakın noktadaki Dip Karpaz'da Hz. İsa’nın havarisi Andreas
tarafından kurulduğuna inanılan Apostolos Andreas Manastırı’nın altında da
sahabe Urve bin Sabit hazretlerinin mezarı bulunuyor” diyerek sözlerine devam
eden Laleli Camii İmamı Taha Tarkan Bay, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Girne Amerikan
Üniversitesi araştırma görevlilerinden Zeki Akcan, 2001 yılında başladığı ve
dokuz yıl süren araştırmalarında İslam dünyası bilim adamlarından Herevi’nin
Şam ve Beyazıt kütüphanelerindeki Kitab-u Ziyaret gezi notlarında Apostolos
Andreas Manastırı’nda Sahabe mezarının yer aldığına dair orijinal belgeler
bulmuş. Bu belgelerde Apostolos Andreas Manastırı’nın şu anda içinde kalan
kısmında dönemin İslam Halifesi Muaviye’nin deniz seferleri zamanında Kıbrıs’a
gelen Sahabe Urve bin Said’in mezarının bulunduğu açıkça yazılmış. Hatta
Herevi, 1171’de geldiği Kıbrıs’a, o dönemde bir şapel olan ve daha sonra
genişletilen bugünkü manastırın olduğu yerde, sahabenin kitabesini de kayda
geçirmiş. İhlas Suresi ve besmele yazılı taş üzerindeki kitabede, ‘Burası Hicri
29 yılının Ramazan ayında vefat eden Urve bin Said’in mezarıdır’ yazılıymış.
Orijinal Herevi’nin kitabı, Süleymaniye Kütüphanesi, Beşirağa bölümü, 110
sayılı demirbaşta bulunuyor. Türk tarihçi Prof. Dr. Osman Turan ile Fransız
yazarların Kıbrıs’la ilgili eserlerinde de bu bilgiler yer alıyor.”
Hem Türkler hem de
Rumlar tarafından adak yeri
“Apostolos Andreas
Manastırı, günümüzde de hem Türkler hem de Rumlar tarafından ziyaret ediliyor
ve her iki halk tarafından adaklar adanıyor. Yılın neredeyse her günü yoğun bir
ziyaretçi akınına uğruyor. Rumlar havari Apostolos Andreas için, Türkler ise
orada mezarı olduğuna inandıkları bir sahabe veya İslam ordularının Kıbrıs
seferi sırasında şehit düşmüş bir askere veya kutsal bir İslam ermişi adına
ibadetlerini yapıyorlardı. 2010 yılından sonra mezarın Sahabe Urve bin Said’e
ait olduğu orijinal belgelerle kanıtlandıktan sonra işimdi sahabe adına adaklar
yapılıyor. Bir rivayete göre burada yatan kutsal kişi, adak yerinin yapılması
için Kıbrıslı Türkler ile Rumların rüyalarına girermiş. Bu rüyalar üzerine
buraya önce Rumlar sahip çıkmışlar. Kiliseyi yaptırıp Apostolos Andreas adını
vermişler.”
Kutsal Su
“Apostolos Andreas
Manastırı’nın alt tarafında yer alan ilk kilisenin olduğu yerden çıkan ve
Kıbrıslı Türkler ile Rumlar tarafından kutsal olduğuna inanılan su ile ilgili
de iki rivayet var. Kıbrıslı Türkler, Müslüman askerlerin Bizans askerleriyle
savaşırken susamaları üzerine sahabe komutanın asasını yere vurduğuna, vurduğu
yerden çıkan suyun da Müslüman askerlerin su ihtiyacını karşıladığına inanıyor.
Hristiyan inancına göre İsa'nın havarilerinden Andreas deniz yoluyla Kutsal
Topraklar ve Kudüs'e giderken gemide su sıkıntısı baş gösterir. Andreas gemiden
inerek manastırın bulunduğu yere bastonuyla vurduktan sonra oradan su
fışkırmaya başlar. Bir gözü kör olan geminin kaptanı gözlerini bu suyla
yıkayınca kör gözü görmeye başlar.”
Hala Sultan Türbesi
Dördüncü ve son türbe
olan ve Kıbrıslı Türkler tarafından en kutsal yerlerden biri kabul edilen
Kıbrıs’ın Rum kesiminde bulunan Hala Sultan Türbesi hakkında da bilgiler veren
Laleli Camii İmamı Taha Tarkan Bay sözlerini şöyle noktaladı:
“Adanın Rum kesiminde
Larnaka şehri dışında Tuz Gölü’nün yakınında yer alan Hz. Peygamber’in süt
teyzesi Ümmü Haram bint Milhan el-Ensariyye adına yapılan türbe, İslam alemi
için kutsal sayılan Kabe ile Mekke’deki Hz.Muhammed’in mezarından sonra üçüncü
sırada yer alan önemli bir ziyaret yeri. Eşi Ubade bin Samit ve birçok sahabe
ile birlikte Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında İslâm ordularıyla Kıbrıs seferine
katılan Ümmü Haram, Kıbrıs’a geldikten sonra katırdan düşüp boynu kırılmak
suretiyle şehit olmuş ve düştüğü yere gömülmüş. Halk arasında Hala Sultan
olarak anılan ve hakkında bazı menkıbeler rivayet edilen Ümmü Haram’ın kabri,
Osmanlılar Kıbrıs’ı fethettiğinde ihya edilmiş ve 1760’ta üzerine Şeyh Hasan
Efendi tarafından türbe inşa edilmiş. Günümüzde dini bayramlarda özel izinle
ziyaret edilmesine izin veriliyor.”
Birçok köyde Cami ve
Kilise yan yana
Kıbrıs adası
Akdeniz’deki hakim konumu, askeri ve ticari önemi dolayısıyla yüzyıllarca Akdeniz’e
egemen olmak isteyen Müslümanlarla Hristiyanlar arasında mücadele alanı olan
yaklaşık 2 bin 250 yıllık bir geçmişe sahip bir ada. Kıbrıs adasına Bizanslılar
idaresindeyken, 632-964 yılları arasında İslam orduları tarafından 24 sefer
düzenlenmiş ve ada 649 yılında da fethedilmiş. Yıllarca çeşitli medeniyetlere
ve dinlere ev sahipliği yapan adanın tarihi cami ve kiliseleriyle dünya kültür
mirasına hediye ettiği birçok anıtsal yapısı mevcut. Dinlerin uğrak yeri ve
farklı inançlara sahip insanların birlikte yan yana yaşadıkları bu
topraklardaki hemen hemen her köyde iki farklı dinin yapıları Müslümanların
camileri ve Hristiyanların kiliseleri yan yana yükseliyor. Bu yapıların birçoğu
ilk günkü gibi dimdik ayakta dururken, bir kısmı asırlar öncesinin savaşlarına,
depremlerine yenik düşmüş de olsa hala daha heybetli günlerinin izlerini
taşımaya devam ediyor. Osmanlı dönemi yapılan tarihi camiler ile Bizans,
Lüzinyan ve Venedik dönemlerinde yapılan birçok tarihi kilise günümüzde tüm
ihtişamlıklarıyla bulundukları alana güzellik katıyor. Hatta kiliseden camiye
çevrilen bazı dini yapılarda her iki dinin dokusunu tek yapıda vücut buluyor.
Ve yılda birçok turist tarafından hayranlıkla ziyaret ediliyor.
Tarihi, turistik,
kültürel ve dini dinamikleriyle birçok turizm potansiyeline sahip
“Kıbrıs camisinden
kilisesine, türbesinden şapeline, mescidinden bazilikasına kadar birçok değerli
turistik yapıya sahip. Ada tarihi, turistik, kültürel ve dini dinamikleriyle
birçok turizm potansiyeline mevcut. Dünyanın en eski turizm çeşitlerinden İnanç
Turizmi için ise çeşitli dönemlerde ve medeniyetlerde yapılan kilise ve
camilerden KKTC’de ibadete açık kiliselerden Hz. İsa’nın havarilerinden
Apostolos Andreas’a adanan içinde sahabenin kabri bulunan Ortodoks Manastırı,
Hıristiyanlığın Kıbrıs Adası'nda yayılmasını sağlayan azizlerden Kıbrıslı St.
Barnabas adına yapılan ve günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılan Barnabas
Manastırı, 12. yüzyılda Roma döneminde inşa edilen temeller üzerine Lüzinyan
döneminde eklentiler yapılarak geliştirilen gotik mimarisinin en güzel
örneklerinden Fransızca ‘Barış’ anlamına gelen Bellapais Manastırı, Ermeni
Apostolik Kilisesi, St. Paul Anglikan Kilisesi, içinde ikon müzesi de bulunan Mamas
Manastırı’nın Kilisesi, Osmanlıların adayı fethettiklerinde kiliseden camiye
çevirdikleri Selimiye Camii (St. Spohia Katedrali), Lala Paşa Camii (Nicholas
Katedrali), Haydarpaşa Camii (Cathrine Kilisesi), eski bir kiliseden çevrilen Tabakhane
Camii, Osmanlı dönemi yapılan camiler;
Avrupa’nın tek
bölünmüş başkenti Lefkoşa’da XVI. yüzyılın klasik üslubuyla ve minaresiyle en
önemli Türk eserlerinin başında gelen 1590 yıllarında yapılan ve adada Sakal-ı
Şerif’in bulunduğu tek cami olan Arab Ahmet Camii, minaresinin taştan örülerek
inşa edilmiş külâhı, Kıbrıs’taki nadir örneklerden İplik Pazarı Camii (1826), Turunçlu/Fethiye
Camii (1825), Girne'de Ağa Cafer Paşa Camii (1590), Sarayönü Camii (1903),
Lefke Orta Camii, Piri Paşa Camii, Lefke Aşağı Camii (Mahkeme Camii 1814), Piri
Osman Paşa Camii (Yukarı Camii1818), Mehmetçik’te Galatya Camiii (1865), Dip
Karpaz’da Sazlıköy (Livadia) Camii ve Osmanlı döneminde Kıbrıs’ın en varlıklı
ikinci camisi Girne Ozanköy (Kazafana) Camii gibi tarihe meydan okuyan dini
yapılar birçok inançlının görsellikleriyle ve hikayeleriyle ilgisini
çekebilecek güzellikte.
‘İnanç Turizmi’nden
bir pay da niye Kıbrıs almasın?
Antik dönemlerden
günümüze birçok insan çeşitli amaçlarla seyahat etmiş. Özellikle Roma’nın
yıkılışından (M.S. 476) Rönesans’ın doğuşuna (15.yy) kadar geçen sürede yapılan
seyahatlerin önemli bir kısmı ya dini amaçlı (özellikle hac amaçlı) ya da savaş
amaçlı yapılmış. Din-inanç amaçlı seyahatler özellikle 20. yüzyılın son
çeyreğinde büyük gelişmeler göstermiş. Özellikle 1990’lı yıllarda din-inanç
amaçlı turizmde büyük gelişmeler yaşanmış. 1994 yılına kadar yıllık inanç
turizmi katılımcı sayısı 4,4 milyon kişiyken bu sayı giderek artmış 2006 yılına
gelindiğinde yıllık 14,7 milyon kişiye yükselmiş. Sonraki yıllarda bu sayı çok
daha yükselmiş. Yılda yaklaşık 300 milyon kişiye hitap eden ve 20 milyar dolar
civarı bir bütçe içeren turizm sektöründe önemli bir yeri olan ‘İnanç
Turizmi’nden bir pay da niye Kıbrıs almasın?
Fulya Omaç /
Gazimağusa - KKTC
En Çok Okunan Haberler
TAV'ın havalimanları Frankfurt'ta ödül aldı
Medine Havalimanı, geçen seneki konumunu iki sıra yükselterek dünyanın en iyi 50 havalimanı içerisinde yer aldı.
Öz’e Dönüş konseptiyle 13. Alaçatı Ot Festivali büyük bir coşkuyla başladı
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Alaçatı Ot Festivali kapılarını açtı. 18-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenen festivalin bu yılki konsepti “Öz’e Dönüş” oldu. Festivale İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay katı
Bakan Uraloğlu Turistik Diyarbakır Ekspresi'ni uğurladı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Turistik Diyarbakır Ekspresi treninin 1051 kilometre hat uzunluğunda Ankara-Diyarbakır parkurunda seyahat edeceğini, 180 kişi kapasiteli 9 yataklı ve 1 yemekli vagondan oluştuğunu bildirdi
Kütahya'da Frig desenlerinin kıyafet, çini ve seramiklere işlendiği sergi açıldı
Kütahya'da Kültür ve Turizm Haftası dolayısıyla Frig medeniyetine ait desenlerin çeşitli objelere işlendiği "Zarafetin ve inceliğin kesiştiği yer Frigler" sergisinin açılışı yapıldı.
Yerli turistler geçen yıl seyahate 229,8 milyar lira harcadı
Yerli turistlerin geçen yıl yaptığı seyahat harcamaları, bir önceki yıla göre yüzde 101 artarak 229 milyar 795 milyon 451 bin lira olarak gerçekleşti.
İsrafı önlemeyi simgeleyen turuncu bayraklı otel sayısı artıyor
Türkiye'de gıda israfını önlemeyi amaçlayan, geri dönüşüm odaklı, çevre ve doğa dostu işletmelere verilen turuncu bayrak, 85 otelde dalgalanıyor.
Türkiye havacılık alanındaki yatırımlarının meyvesini topluyor
Türkiye havacılık sektörü, bu alanda yapılan yatırımlarla büyümeye devam ediyor.
Sezonun ikinci kruvaziyeri 898 yolcusuyla Amasra Limanı'na yanaştı
Rusya'nın Soçi kentinden hareket eden "Astoria Grande" adlı kruvaziyer, Amasra Limanı'na ulaştı.
İtalyan turizm devi Gattinoni 500 acentesiyle İstanbul’da
İtalya’nın en büyük tur operatörlerinden Gattinoni, yıllık toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdi. İstanbul’da düzenlenmesi için Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) yoğun temaslarda bulunduğu toplantıya 500’e yakın
UNESCO kenti Safranbolu'ya Uzak Doğulu turist ilgisi
UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesi, yılın ilk çeyreğinde en çok ziyaretçiyi Uzak Doğu ülkelerinden ağırladı.
Doğası, tarihi ve özgün mutfağıyla öne çıkan Kırklareli, sakin tatil arayanların tercihi
"Trakya'nın saklı cenneti" olarak anılan Kırklareli, tarihi, doğal güzellikleri, denizi ve gastronomisiyle ziyaretçileri kendine çekiyor.
Mehmetçiğin destan yazdığı topraklar Mustafa Kemal Yolu projesiyle gezilebiliyor
Çanakkale savaşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gelibolu Yarımadası'nda geçirdiği 289 gün boyunca konakladığı, karargah kurduğu, harbe katıldığı yerler tespit edilerek oluşturulan 17 kilometrelik "Mustafa Kemal Yolu" açıldı
Şanlıurfa'ya yeni kazı alanları kazandırılacak
Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, kente yeni kazı alanlarının kazandırılmasının planlandığını bildirdi.
Karaman'da Binbir Kilise olarak bilinen alanda dini yapılar bulundu
Karaman'ın kuzeyindeki Karadağ'daki "Binbir Kilise" bölgesinde dini yapılar tespit edildi.
Muğla'daki İztuzu sahiline caretta carettalar yumurta bırakmaya başladı
Muğla'nın Ortaca ilçesindeki ünlü İztuzu sahiline nesli tükenme tehdidi altındaki caretta carettalar ilk yuvasını yaptı.
FUN&SUN Türkiye'ye Premium JET ile uçuşlara başlıyor
FUN&SUN, üst segment yolculara hizmet verdiği Premium konsepti için Antalya ve Bodruma Red Wings Havayollarına ait SSJ-100 tipi tamamen Business Class konfigürasyonlu Jet ile uçuşlarına Moskova Domodedova Havalimanından başlayacaktır
Heritage İstanbul'da Aizanoi Antik Kenti tanıtılacak
Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti, İstanbul'da bu yıl 8'incisi düzenlenecek "Uluslararası Koruma, Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik Teknolojileri Fuar ve Konferansı: Heritage İstanbul"da tanıtılacak.
Sabiha Gökçen Havalimanı'nda 23 Nisan Konseri
Adalar Çocuk ve Gençlik Orkestrası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda (İSG) konser verdi.
Gyrocopter Turu İle Antalya´nın Havadan Tadını Çıkaracaklar
Gyrocopter Turları, yerli ve yabancı turistlere, Antalya'nın gökyüzünde farklı bir deneyim sunacak.
Bodrum'da bisiklet ve yürüyüş turlarına ilgi artıyor
Muğla'nın Bodrum ilçesinde doğa turizmine ilginin her geçen gün arttığı, özellikle bisiklet ve yürüyüş turlarına talep olduğu bildirildi.
Bakan Ersoy, Devlet Çoksesli Çocuk Korosunun 23 Nisan Özel Konserini izledi
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Devlet Çoksesli Çocuk Korosunun "Geleceğe Çok Ses-23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Konseri"ni izledi.